SÖZDE HERKES MASUM

21 Temmuz 2015 Salı

Suruç'un Ardından




İnsanların körlüğünden , kötülüğünden , bıktım gözlerimi kulaklarımı tıkayıp iyileşmek istiyorum. Ama yüreğim ve aklım ilk defa iş birliğinde diren diye sesleniyorlar bana. Ne kadar köü şey varsa içiçe geçmiş durumda ülkemde , siyasetin en kirlisi , aklın en sığ yanı , kötü yürekler , kör bir halk hatta halk olmayı başaramayan bir toplum… Birileri elele tutuşup haydi demek istiyor ayrım yapmadan özlem duyulan ütpik hale gelmiş iyi dünyaya koşuyorlarken koşarken öyle bir çelme atılıyor ki onlara kanları ile kirleniyor kötülerin eli yitiyor düşler , düşlere koşan çocuklar.. Bugün dört aylık kızıma baktım ve düşündüm nasıl bir dünyaya getirdik onu diye bu kadar kirli bir alanda masum kalabilecek miydi asıl önemli olan masum kalırsa yaşayabilecek miydi ? Duygusal şarkılar dinliyoruz.. Yok.!
Duygusal filmleri izliyoruz.. Yok. Duygusal oyunlar bile oynuyoruz.. Yok.! İnsan kalamıyoruz… İnsanlardan uzakta olmayı diliyor bazen .. Güzel iklimli insanlar var. Yanında serin ve hoş kokulu bir esintiyle dolaşan. Onları bulmam, arada bir ılık atmosferlerine girip sakinlemem gerek ama onlar azalıyor , gidiyor ve elimizden üzülenken ötesi gelmiyor ve sıranın bize gelişini bekliyoruz. Ele ele tutuşup yumruk olup bizi ötekileşiren ayrıştıran herşeyin tepesine inmek ümidiyle…



8 Haziran 2015 Pazartesi

kişisel gelişim saçmalıkları

KİŞİSEL GELİŞİM SAÇMALIĞI...
Modern zamanların yeni bir afyonu var kişisel gelişim uzmanları , yaşam koçları vb.. düzenbazlar.Bahsedeceğim şeyler prof , dr ünvanını almış psikolog ve psikiyatristleri kapsamıyor onları saygı ile karşılıyorum.
Baktığın zaman herkes sosyal medyada dst sohbetlerinde sevgiden , saflıktan bahsediyor. İş icraata gelince sizin bir başarınızda hemen sözler laflar değiştirilip kendi hayaleri anlatılıyor yok sayıldığınız an karşınızdakinin acizliğini görerek acıyorsunuz.
Nerede işe yaramadığını hissettiğiniz yönünüz var ise o an buluyorsunuz bu çöp yığınını dileyerek , isteyerek anında polyannacılık ile elde edebileceğinizi vurguluyor. Evet elde etmenin başarmanın yarısı istemek bu gerçek ama oturduğun yerden isteyerek , dua ederek değil tırnağın ie toğrağı kaza kaza başarırsın.Hayatınızdaki boşlukları bu saçmalıklarla dolduramazsınız kişisel gelişim değil kişisel donanıma sahip olmalısınız. Bir işe yaramaz iken kendinizi size prens , prenses gibi hissettiren bu kitaplar , yazılar ticari kaygılar ile yazılmış eserlerdir. Bunları okuyarak , dileyerek istediğiniz hiçbirşeyi gerçekleştiremezsiniz. Bu kitaplar size bir çok hikaye anlatılır. Tabii hepsi başarı hikayesi! Hiçbir başarısızlığa değinilmez. Halbuki başarısızlığın da başarı kadar önemli olduğunu düşünürüm, eğer gelişimden bahsediyorsak tabii. Aslında sırf buradan bile, bu kitapların amacının size gerçekten başarıya ulaştırmak değil, gaza getirmek olduğu anlaşılıyor.

Birde bu işi uzmanlık diye tırttan sertifa ile yapan bir nevi uyuşturucu satıcısı saydığım çok zeki esnaf tipliler var.Gidip bir aat 45 dk sohbet edip sizden seans adı altında para alıyorlar. Yakın çevrenizde söylense dinlemediğiniz şeyleri uzman !! adı altında kişi söyleyince vaaaayy cidden bunun üstün güçleri var bana iyi geldi diyorunuz. Oysa siz eksiğinizi keşfetmeye yüzleşmeye başlıyorsunuz. Güya bunlar senden benden bizden farklı insan olağan dışı şeyler yaşıyor ve yaşatıyorlar.. Bu insan seni tanıyor ne duymak istediğini ya da ne yapman gerektiğini az çok tahmin edip sana hissediyorum, evren bana işaret verdi diye kakalıyor. Sende elinden bunlara inanmaktan başka birşey gelmediğinden yiyorsun temiz iş valla. Bu adamlara kızıyorum bunlara inanacak kadar basiretsiz hayatını kurmaktan acizlere kızıyorum. Kendi yolunu çizmek için ne evrene ne de bir başkasına ihtiyacın var hayatın sana izin verdiği ölçüleri zorlayarak başarman lazım.Hayal et olsun, olumlu düşün evrene gönder" gibi cümleler hedeften saptırmaktan boştan yere umut edip yerinde saymaktan başka bir şeye yaramıyor. Bu insanlar Tanrı'dan , evrenden mesajlar alıyorsa bu kadar yetenekli ise neden senden para alarak yapıyor bu işi ?? Çünkü yok öyle birşey senelerce hayal edip bir adım atamazsınız yola çıkıp adım atıp gerçek psikji kitapları okuyun kendinizi keşfetmek için. Ve düşünün bu evren çöpcü cocuklarına , doğuma annesi ölene , hırsızlığa uğramış herşeyini yitirmişlere iyi gelmiyor evet evet onların dünyadaki misyonu bu sen yaşasan benim misyonum bu acıların çocuğuyum diyemezdin ama üçlü koltuklara uzanarak okuduğunuz o satırlar hayatın kendisinden oldukça uzakta.

Bence silkelenin ve kendinize gelin dilinizde sevgi değil yüreğinizde barındırın. Böylece kıskanmaktan , başkalarının başarılarını görmezden gelerek mutlu olmaktan , sadece kendinizi dakikalarca bir poka yarıyor gibi anlatmaktan , kendiniz gibi salak arkadaşlardan kurtulacaksınız. Ne zaman kendinize güvenip , işe yararsanız o zaman gerçekten mutlu olursunuz. Bağımsızlık bayrağınızı elinize almadan hiçbir kuvvet sizi mutlu edemez.

2 Haziran 2015 Salı

Sıradan olamamaK


Sıradan olmayan kadınlara ;
Sıradan olamadığımız için mutsuz oluyoruz… Sıradan bir kadın olmak , ortalama seviyede birey olmak kolaydır ve sonuç olarak size mutluluk getirir. Best-seller kitapları okur , mağazaları gezer , sıradan hayatları olan kadınlarla arkadaşlık eder güllik gülistanlık yaşarsınız. Ama ilk önce okuduğunuz kitaplar ile yolunuz onlardan ayrılır çevirdiğiniz sayfalarda sevgi, aşk , çiçek böcek değil de fikirlerinizi çarpıştırdığınız satırlar bulursunuz. Saatlerce o kitapla haşır neşir olup kapağını kapattığınızda ise yeni bilgileriniz ile ne kadar da bildiğinizi daha çok okumanız gerektiğini anlarsınız. Okudukça küçülürsünüz gözünüzde daha çok okursunuz.Arkadaşlarınız asla sıradan insanlar değildirler onlarda sizler gibi güçlü ayağı yere basan hayatı tek başına sırtlayabilmiştir bu yüzden arkadaş, dost sayınız diğer insanlara göre azdır ; çünkü siz bir araya geldiğinizde erkeklerden , kıyafetlerden ve birbirinizin saçma sapan dertleri ile değil gerçekten birbiriniz ile ilgilenirsiniz. Öyle ki bu arkadaşlar size bir çok dönüm noktasında sırtınızdan itmiştir. Çok uzun keyifleriniz olmaz çünkü kendi paranızı kendiniz kazandığınızdan hafta içi 08.00-19.00 arası iş için koşturmaca da olursunuz karşılığında yaşadığınız en büyük mutluluk hayatınızda alacağınız kararları uygularken kimseye muhtaç olmamaktır. Hayatının koordinatlarını sen belirlersin. Bu yüzden öyle sabah şekeri gibi uyanamazsın çok sorumluluğun vardır ve hep dünyayı değiştirmek için uğraşların. Kocandan, babandan aldığın para ile gezemezsin benim diyebilmelisindir bunu kazanırken de yorulursun ama doğanın mucizesi kendine güvenin vücut diline vurduğundan sıradan olan herşeyden daha güzelsindir. Hiçbirşeyi kadere bağlamaz tırnakların ile kazırsın olumsuz giden şeylerde hesabı kendine çıkarırsın evrene ve ya kadere değil. Zaman denen kalıba sığmazsın beynin infilak edene kadar düşünürsün dibe vurduğun anlardan bir hamle ile kurtulmayı bilirsin. Kısa vadede sıradnalar senden daha mutlu iken uzun uzadıya baktığında hepsinden mutlusundur çünkü hayatının bayrağını onlardan çok iyi taşımışsındır. Zavallı olmayışınla tüm yoğunluğuna rağmen gurur duyarsın…Şiddete meyyalim vallahi dertten der geçersiniz…Çetrefilli ruh (Tuğçe)

24 Mayıs 2015 Pazar

Veee Biz Artık Bir Aylık Olduk
Birinci ay yazımız....
Minik ponçiğimden bahsedeyim... Dünyanın GERÇEKTEN AMA GERÇEKTEN EN KIYMETLİ şeyi... Hani derlerdi de inanmazdım denir ya o cümleden sık sık kuruyorum bu günlerde. Mesela :
"Lohusalık" derlerdi de inanmazdım..
"Geceleri hiç uyumasan bile sana hiç zor gelmiycek" derlerdi de inanmazdım.
"Onu ilk kucağına aldığında dünya duracak" derlerdi de inanmazdım...
"İlk emzirdiğim anı asla unutamam" derlerdi de inanmazdım... "Bebeğimin topuğundan kan alan görevliyi öldürmek istedim" derlerdi de inanmazdım...

Bunun gibi büsürü "duy da inanma" türünden şeyi yaşadım vay be dedim hakkaten doğruymuş!!!
Parmaklarını henüz tam çözemedi ama yumruklarına bayılıyor. İki elini kavuşturup, biriyle diğerini ite ite minicik ağzına kocaman yumruğunu sığdırıyor. Her zamanki çılgın tekmelerini savuruyor. Her emzirme seansı sonrası mayışmş bir halde ağzından o son damla süt çenesine akarken yandan çapkın bir gülücük atıyor. O gülücük süt için teşekkür gülücüğü diye düşünüyorum hep. Olayları fazla dramatize ediyor olabilirim ya da haklıyımdır, benim miniğim karnını her dolduruşunda beni mest etmek için atıyodur o çapkın gülücükleri..
Çok acaiptir şu hayatta bir bebeğin minicik elini tutmak kadar insanı güçlü hissettiren çok az şey var. O minicik el tutunca tek parmağınızı sıkıca, çılgınca ve sonuna dek yaşamak istiyor insan. Dağ tepe koşmak istiyor. Bas bas bağırıp sesinin yankısını karşı tepelerden duymak istiyor. Tam olarak anlatamadığım ama çoşkusundan ve kararlılığından emin olduğum şeyler yapmak istiyor. O minik insanı bir ömür kucağında taşımak istiyor. O minik eli hiç bırakmayacak kadar güçlü hissediyor. 
Tam da böyle hissederken muhteşem, anlatmaya çalışırken zırva olan bişey işte...

40 yazımız

Kırkımızı uçurduk canım kızım
Evlat sahibi olmak çok başka imiş anlatılmaz yaşanır imiş.

Canım ponçiğim . Canım, kanım, hayatım, her şeyim, baldan tatlı, canımdan öte güzel kızım. İyi ki doğmuşsun, iyi ki gelmişsin hayatımıza! Hoş geldin! Çok hoşluklar getirdin birtanem!
40 gün önce gözlerimi açtığımda yanıma getirdiler seni, yüzün yüzüme değdi. Sustun. Öptüm seni, öptüm kokladım öptüm. Oh huzurluydum artık, karnımdaki misafirliğin güzel bir şekilde son bulmuştu ve yanımdaydın işte. Sen dünyaya geldiğine şaşkın, belki de karnımdan çıkmana kızgın, biraz stresli biraz meraklı, bense sana kavuştuğum için çok mutluydum. Artık senin annenim işte! Kimselere bırakmam seni, hiç yanımdan ayırmam. Her şeyin en güzelini, en iyisini vermek için çırpınırım çünkü benim biriciğimsin, canımın içisin. Seni düşününce içim titriyor, yanımdayken bile, sen uyurken bile özleyebiliyorum. Seni öyle ama öyle çok seviyorum ki, hiçbir kelime anlatamaz sevgimi.

Sen uyurken izliyorum seni, öyle masumsun ki...öyle güzelsin ki...mis gibi kokuyorsun, bayılıyorum kokuna.
Sen ne güzel bir çocuksun! Ben ne kadar şanslı bir anneyim!
İyi ki geldin.İyi ki beni seçtin annen oldum. Çok mutluyum bitanem. Hayatıma hoş geldin!

İyi ki


smile ifade simgesiSeni kucağıma aldığında kalbimin daha önce çarpmayan bir yerinin çarptığını fark ettim. Kalbimin büyüdüğünü sandım şaşırdım, Ne sevgili ne anne baba,kimseyi sevmediğim gibi sevdiğin bir başka canla tanışmanın deneyimini tadıyorum..

Bu annelik çok garip bir şeymiş. Nefes sesini duysam, burnu mu tıkalı, nefes alamıyor mu, yoksa huzursuz mu uyuyor uyanıyor mu.... bin türlü şey geliyor insanın aklına, yerinden kırk kere kalkıp yatağına gidip bakıyorsun. Bakıyorsun bir şey yok, herşey yolunda, yerine dönüyorsun, sonra yine... Nefes sesi duymasan, bu sefer de acaba yüzünü mü kapattı, nefes alamadı mı, bir şey mi oldu diye yine kalk yerinden, bebeği kontrol et... Her gün, her akşam, her gece hep aynı...
Sonra insan bir de "uyusun da şu işi halledeyim" diye bekliyor, o işi yaparken de kırk kere gelip 'aman uyanmış mı' diye kontrol ediyor. "Uyusun da ben de azıcık uyuyayım" diye gözünün içine bakıyorsun, gözlerin kapanmak üzere, tamam bebek de uyuyor, koyuyorsun yatağına. Bu sefer de o kadar güzel uyuyor ki, onun o güzel yüzünü izlemekten kendini alamıyorsun. Doyamıyorsun bakmaya, güzel dudaklarını, tombik yanaklarını izlemeye. Şükretmeler yetmiyor, bu evladı verdiği için Allaha. İzliyorsun, izlerken bir de farkediyorsun ki yüzünde yayvan bir gülümseme...Şaşkın suratına yerleşmiş öylece, gitmiyor. Bebeğine her baktığında orda olduğunu duyumsuyorsun. Allahım ne güzel bir his bu! Uykusuzsun, salaş kıyafetler içindesin, ne zaman yıkandın belli değil, üstün başın, hatta belki saçların bile kusmuk kokuyor. Ama olsun, yine de bütün mutluluk hormonları toplanmış, seni bombalıyorlar. İnsan, iyi ki doğurmuşum diyor böyle zamanlarda ...

Anneyim Ben

Anneyim ben,umutlara gebeyim , huzur doluyum.Bitkin , halsiz ama her daim güçlüyüm. Çünkü ben minik bir yüreğin kahramanıyım.Onun eli ayağıyım .
Ufacık bir öpücükle,dokunuşla iyileşenim,iyileştirenim.
Sınırsız sevgiyle doluyum,bir gülüşe dünyalar benim olur.Bir damla gözyaşındaysa boğulabilirim.
Hiç olmadığım kadar becerikli,hiç olmadığım kadar enerjik,hiç olmadığım kadar sabırlıyım.
Önceliklerim yok artık.Varım yoğum bir melek.
Bana verilmiş en büyük görev,en büyük imtihan o meleğe sahip çıkmak.
Allah'ın bu mucizesini yaşatmak,koruyup kollamak benim görevim.
Her şeyden önce anneyim ben,varlığımla can bulan bir cana canımı verebilecek fedakarlığa sahibim.
Hergün çokça şükreder,ömrümde etmediğim kadar dualar ederim.
Allah'ım ne kadar da şanslı biriyim .Bu güzel lütfa sahip olduğum için tekrar şükrederim. 
İlk anneler günü heyecanı... Bu geceden başladı içimde ki heyecan sanki benim minik kızım ayaklanıp boynuma sarılıp kutlayacak gibi.Yıllarca sadece kutlayan olan ben artık kutlananların arasına katıldım, ne kadar mutluyum anlatamam. Bu sene kısır geçecek diye bekliyordum ee malum başını bile yeni yeni tutmaya çalışan bir bebişten beklentim yoktu ama etrafımdakiler coşkumu coşkuları bilip şımarttılarbeni.

Ben ve dünyada evladı için yüreği çarpan anneliği başarabilmiş her kadının anneler günü kutlu mutlu olsun....