SÖZDE HERKES MASUM

24 Mayıs 2015 Pazar

Veee Biz Artık Bir Aylık Olduk
Birinci ay yazımız....
Minik ponçiğimden bahsedeyim... Dünyanın GERÇEKTEN AMA GERÇEKTEN EN KIYMETLİ şeyi... Hani derlerdi de inanmazdım denir ya o cümleden sık sık kuruyorum bu günlerde. Mesela :
"Lohusalık" derlerdi de inanmazdım..
"Geceleri hiç uyumasan bile sana hiç zor gelmiycek" derlerdi de inanmazdım.
"Onu ilk kucağına aldığında dünya duracak" derlerdi de inanmazdım...
"İlk emzirdiğim anı asla unutamam" derlerdi de inanmazdım... "Bebeğimin topuğundan kan alan görevliyi öldürmek istedim" derlerdi de inanmazdım...

Bunun gibi büsürü "duy da inanma" türünden şeyi yaşadım vay be dedim hakkaten doğruymuş!!!
Parmaklarını henüz tam çözemedi ama yumruklarına bayılıyor. İki elini kavuşturup, biriyle diğerini ite ite minicik ağzına kocaman yumruğunu sığdırıyor. Her zamanki çılgın tekmelerini savuruyor. Her emzirme seansı sonrası mayışmş bir halde ağzından o son damla süt çenesine akarken yandan çapkın bir gülücük atıyor. O gülücük süt için teşekkür gülücüğü diye düşünüyorum hep. Olayları fazla dramatize ediyor olabilirim ya da haklıyımdır, benim miniğim karnını her dolduruşunda beni mest etmek için atıyodur o çapkın gülücükleri..
Çok acaiptir şu hayatta bir bebeğin minicik elini tutmak kadar insanı güçlü hissettiren çok az şey var. O minicik el tutunca tek parmağınızı sıkıca, çılgınca ve sonuna dek yaşamak istiyor insan. Dağ tepe koşmak istiyor. Bas bas bağırıp sesinin yankısını karşı tepelerden duymak istiyor. Tam olarak anlatamadığım ama çoşkusundan ve kararlılığından emin olduğum şeyler yapmak istiyor. O minik insanı bir ömür kucağında taşımak istiyor. O minik eli hiç bırakmayacak kadar güçlü hissediyor. 
Tam da böyle hissederken muhteşem, anlatmaya çalışırken zırva olan bişey işte...

40 yazımız

Kırkımızı uçurduk canım kızım
Evlat sahibi olmak çok başka imiş anlatılmaz yaşanır imiş.

Canım ponçiğim . Canım, kanım, hayatım, her şeyim, baldan tatlı, canımdan öte güzel kızım. İyi ki doğmuşsun, iyi ki gelmişsin hayatımıza! Hoş geldin! Çok hoşluklar getirdin birtanem!
40 gün önce gözlerimi açtığımda yanıma getirdiler seni, yüzün yüzüme değdi. Sustun. Öptüm seni, öptüm kokladım öptüm. Oh huzurluydum artık, karnımdaki misafirliğin güzel bir şekilde son bulmuştu ve yanımdaydın işte. Sen dünyaya geldiğine şaşkın, belki de karnımdan çıkmana kızgın, biraz stresli biraz meraklı, bense sana kavuştuğum için çok mutluydum. Artık senin annenim işte! Kimselere bırakmam seni, hiç yanımdan ayırmam. Her şeyin en güzelini, en iyisini vermek için çırpınırım çünkü benim biriciğimsin, canımın içisin. Seni düşününce içim titriyor, yanımdayken bile, sen uyurken bile özleyebiliyorum. Seni öyle ama öyle çok seviyorum ki, hiçbir kelime anlatamaz sevgimi.

Sen uyurken izliyorum seni, öyle masumsun ki...öyle güzelsin ki...mis gibi kokuyorsun, bayılıyorum kokuna.
Sen ne güzel bir çocuksun! Ben ne kadar şanslı bir anneyim!
İyi ki geldin.İyi ki beni seçtin annen oldum. Çok mutluyum bitanem. Hayatıma hoş geldin!

İyi ki


smile ifade simgesiSeni kucağıma aldığında kalbimin daha önce çarpmayan bir yerinin çarptığını fark ettim. Kalbimin büyüdüğünü sandım şaşırdım, Ne sevgili ne anne baba,kimseyi sevmediğim gibi sevdiğin bir başka canla tanışmanın deneyimini tadıyorum..

Bu annelik çok garip bir şeymiş. Nefes sesini duysam, burnu mu tıkalı, nefes alamıyor mu, yoksa huzursuz mu uyuyor uyanıyor mu.... bin türlü şey geliyor insanın aklına, yerinden kırk kere kalkıp yatağına gidip bakıyorsun. Bakıyorsun bir şey yok, herşey yolunda, yerine dönüyorsun, sonra yine... Nefes sesi duymasan, bu sefer de acaba yüzünü mü kapattı, nefes alamadı mı, bir şey mi oldu diye yine kalk yerinden, bebeği kontrol et... Her gün, her akşam, her gece hep aynı...
Sonra insan bir de "uyusun da şu işi halledeyim" diye bekliyor, o işi yaparken de kırk kere gelip 'aman uyanmış mı' diye kontrol ediyor. "Uyusun da ben de azıcık uyuyayım" diye gözünün içine bakıyorsun, gözlerin kapanmak üzere, tamam bebek de uyuyor, koyuyorsun yatağına. Bu sefer de o kadar güzel uyuyor ki, onun o güzel yüzünü izlemekten kendini alamıyorsun. Doyamıyorsun bakmaya, güzel dudaklarını, tombik yanaklarını izlemeye. Şükretmeler yetmiyor, bu evladı verdiği için Allaha. İzliyorsun, izlerken bir de farkediyorsun ki yüzünde yayvan bir gülümseme...Şaşkın suratına yerleşmiş öylece, gitmiyor. Bebeğine her baktığında orda olduğunu duyumsuyorsun. Allahım ne güzel bir his bu! Uykusuzsun, salaş kıyafetler içindesin, ne zaman yıkandın belli değil, üstün başın, hatta belki saçların bile kusmuk kokuyor. Ama olsun, yine de bütün mutluluk hormonları toplanmış, seni bombalıyorlar. İnsan, iyi ki doğurmuşum diyor böyle zamanlarda ...

Anneyim Ben

Anneyim ben,umutlara gebeyim , huzur doluyum.Bitkin , halsiz ama her daim güçlüyüm. Çünkü ben minik bir yüreğin kahramanıyım.Onun eli ayağıyım .
Ufacık bir öpücükle,dokunuşla iyileşenim,iyileştirenim.
Sınırsız sevgiyle doluyum,bir gülüşe dünyalar benim olur.Bir damla gözyaşındaysa boğulabilirim.
Hiç olmadığım kadar becerikli,hiç olmadığım kadar enerjik,hiç olmadığım kadar sabırlıyım.
Önceliklerim yok artık.Varım yoğum bir melek.
Bana verilmiş en büyük görev,en büyük imtihan o meleğe sahip çıkmak.
Allah'ın bu mucizesini yaşatmak,koruyup kollamak benim görevim.
Her şeyden önce anneyim ben,varlığımla can bulan bir cana canımı verebilecek fedakarlığa sahibim.
Hergün çokça şükreder,ömrümde etmediğim kadar dualar ederim.
Allah'ım ne kadar da şanslı biriyim .Bu güzel lütfa sahip olduğum için tekrar şükrederim. 
İlk anneler günü heyecanı... Bu geceden başladı içimde ki heyecan sanki benim minik kızım ayaklanıp boynuma sarılıp kutlayacak gibi.Yıllarca sadece kutlayan olan ben artık kutlananların arasına katıldım, ne kadar mutluyum anlatamam. Bu sene kısır geçecek diye bekliyordum ee malum başını bile yeni yeni tutmaya çalışan bir bebişten beklentim yoktu ama etrafımdakiler coşkumu coşkuları bilip şımarttılarbeni.

Ben ve dünyada evladı için yüreği çarpan anneliği başarabilmiş her kadının anneler günü kutlu mutlu olsun....

LOHUSALIK DENİLEN MERET...

9 ay 10 günlük dönem biter.. Bebeğin kucağına gelir , mutluluktan uçarken içinde diğer kadın dibe vurur.
Bebeğimin bakımı başladı ve etrafımda ki herkes konuşmaya da ...bebek doymuyomu? sütün az mı senin süüt yapıcı şeyler yiyorsun değil mi ? altını temizledin mi...gazını çıkartın mı...Gözü neden çapaklı sesleri duymuyor mu? Kafasını dikaktli tut .Şöyle yap böyle yapma.eee sus sus sus nereye kadar...aman üzülmesinler aman kırılmasnlar...yabancı değiller sonuçta iyilik için söylüyorlar.Sevdiğin için susuyorsun..
Bunlar ile boğuşursun akşam olur bebek uyur ..tam eşime sarılıp ohhhhh diycemm..bir mızıklama,sanki bizi duydu...ve uykusuz geceler..3-5 nöbetleri başladı..Eşim işe başladı , işe giden , haftasonları ayağı yanık kaz gibi geze ben gitti tek başına wcyi bile kullanamayan Tuğçe geldi.

Doğum öncesinde 22 kilo verip 38- 40 bedene inen Tuğçe yeniden 85 kilo olur.En son 80 ne düşersin ama o da ne göbek olduğu gibi duruyor hala hamilelik kıyafetlerini giyiyorsun. Sonra öğreniyorsun 3. aydan itibaren vücut diyete cevap veriyor yavaş yavaş vermeye başlıyorsun kilo vermeye diyetisyenin Eylül Ekim gibi eskisi gibi olursun diyor... Ben tüm bu yeniliklere alışmaya çalışırken,uykusuzlukla mutsuzlukla ve şaşkınlıkla baş etmeye çalışırken birde seni sürekli eleştiren tipler ortaya çıkar.Büyükler biz böyle mi büyüttük , böyle mi yaptık diye seni aslında çok sevip düşünürken paramparça ederler.İşte bir doğum,bir lohusalık,bir deforme olmuş vucut veee sürekli şikayet eden siz.ben anne olmuştum..o bebeğin mesuliyeti bana aitti..ben süt vermeli,ona iyi bakmalı,altını yapar yapmaz değiştirmeli,üşütmemeli,gece kalktıgında hissetmeli ağlamalarını hemen duymak zorundaydım..artık genç kız gibi davranmak yoktu..Türkiye' de yeni doğum yapmış kadın kamu malı gibidir sokakta bile herkes söz söyleme hakkını bulur kendinde.
Derken İki ay dolar bu yeni hayata alışır eskisiden ne kadar da anlamlı olduğunu görmeye başlarsın. Kendine güvenin gelir süslenmeler , gezmeler başlar. Ve eşinle hiç olmadığın kadar iyi , mutlu lursun çünkü kendini tamir ederken doğum öncesi hatalarınızı fark edip onlarada el atarsınız , onlar düzelince evlilik tadından yenmez ....Yavrunun gelişimini izlemek , gülümsemesini görmek , elleriyle parmağını tutması paha biçilemez.. Hele eşinin sana sımsıkı sarıldığı anlar eskien çok daha anlamlıdır ..Yani sabır 1-2 ay sabır sonrası hayatınızda yaşamadığınız kadar mutluluk hele eşiniz benim kocam gibi destek olmayı bilen sevgsi dilinde değil yüreğinde şefkatinde gizli bir eş ise gelip geçiyor...Aşkınız tam kıvamına geliyor...