SÖZDE HERKES MASUM

27 Nisan 2015 Pazartesi


Canım kızım ;

Annesinin kıpır kıpır mucizesi nasıl güzel seninle nefes almak, güne seninle başlamak. Sen gelmeden önce alabildiğine özgürdüm ama seninle yaşadığım bir aylık ev hapsi tüm özgürlüklerimden güzel ve anlamlıydı.Artık sokakları beraber keşfetme vakti de geldi. Seninle beraber etrafımda ki insanların gerçekliğini de tanıdım ben dostlarımı gördüm.

Sen gelince ben en çok sevmeyi öğrendim… 
Doyasıya, içine sokarcasına, her şeyden vazgeçercesine sevmeyi… 

Seni ilk kez göğsüme koyduklarında sıcaklık ne demekmiş onu öğrendim.. yakıcılıktaki sıcaklığını… 

Uykusuzluk ne demekmiş öğrendim. İlk doğduğunda her yarım saatte bir uyanıp nefesini dinlemeyi… Seni mışıl mışıl uyurken seyretmenin dünyadaki en tatlı uykuya bile bedel olduğunu…Uykusuzluktan keyif almayı… 

Emzirmenin hayatta yapılabilecek en keyifli iş olduğunu, ilk günler yaşanan acıya rağmen seni doyurabilmek adına acı çekmeyi ve sen emerken rahatsız olma diye acıdan dudaklarımı ısırmayı ama yine de seni zevkle izleyebilmeyi öğrendim. 

Sahip olmayı… Dünyadaki her şeye sahipmişçesine gururla bakmayı, bir mucize meydana getirmenin ve ona sahip olmanın muhteşemliğini... 

Kendinden başkasının sorumluluğunu almayı ve bunun nasıl da heyecan verici ve korkutucu olabileceğini… Hayatta ilk defa “Başarabilecek miyim? “ sorusunu sormayı… 

Gülmeyi öğrendim sonra, gerçek bir kahkaha atmayı… Seninle gülmeyi… 
Anlamsız şarkılar söylemeyi, beraber dans etmeyi… Bir gülüşün için sahip olduğum her şeyi feda edebilirim demeyi… Uyuman için gözünün içene bakıp, fazla uyuduğunda ise kokunu özledim… Özlemeyi öğrendim.

Mutluluğu öğrendim.. Delicesine mutlu olmayı… Her akşam kafamı yastığa koyup şükretmeyi… 

Huzuru öğrendim… Sen yatağında uyurken, odamıza yayılan bebek kokusundaki huzuru…

Eşimi yalnızca aşık olduğum adam olarak değil, senin baban olarak sevmeyi öğrendim.. Beni anne yaptığı için daha çok daha çok sevmeyi öğrendim… 
Acele etmeyi öğrendim… Yemek yaparken, duş alırken, tuvaletteyken… Hayatı acele yaşamayı ve geri kalan tüm zamanımı sana verebilmeyi öğrendim… 

Gözyaşının içimi nasıl da acıtabildiğini… Ağlamaman için her türlü şaklabanlığı yapabileceğimi öğrendim…

Kizim.
Findik prensesim.
Nazar boncugum.
İyi ki dogdun.
İyi ki varsin.
Seni buyutmek, seninle buyumek cok guzel. 
Seni cok seviyorum.
Hep sımsıkı tutun hayata
Hep diren. Yarinim, yarim, kizim...

"Her annenin bir kizi olmali" dediklerinde anlamamistim... Simdi anliyorum.




Mislinam' à vay be ben anne de olmayı başarmışım 

Hokus pokus demişim de şapkadan tavşan değil ama, bir çizgiden bir göbek ve bir göbekten bir afacan çıkarmışım.

38 hafta 5 gün sonra kucaklaştık. Şimdi koyun koyuna, süt kokuları eşliğinde, uykusuz ama mutlu ve heyecandan süt kanallarımın sızladığı, korkup, şükredip, hem ne yapacağını bilmez halde hem de herkesten çok biliyor gibi hissederek yaşıyoruz.Göğsüme yatar yatmaz sesi kesilen, uykusunda gülümseyen ve doymak bilmeyen bir küçük hanımla. Kaka yaparken tam bir süperkahraman gibisin. Ellerin kolların bir ileri bir geri, bir yukarı bir aşağı. Ve o muhteşem sesler. Benim sana gururla bakan bakışlarım. Senin sakinleşen ve beyazlaşan kırmızı minik suratın. Mutluluğun tablosunu çizdik mi, çizdik.

Bazen ben uyuyorum ve senin açlığınla orantılı hızlanan nefes alışverişlerinle uyanıyorum Her alt değiştirmede ne aradığımı bilmiyorum ama bezini açıp ne var ne yok diye bakıyorum. Sonra da elimle bezi tartıyorum. Ne kadar ağırsa gururum o kadar büyük. Aptal mıyım neyim. Rüyanda bazen çok acıklı bazen de çok komik şeyler görüyorsun. Acıklıysa derin derin iç çekip, komikse de çapkın çapkın gülümsüyorsun. Sonra ellerin göğsünde, parmaklar maniküre hazır pozisyonda açılmış, alt dudak yer çekimine karşı koyamaz vaziyette uyuyorsun Çok yoruldum ve çok mutluyum.

Çok zor ve çok muhteşem bir 18 gündü.

Teşekkür ederim bal kızım , süt kokulum.

Ağzını burnunu yemek istiyorum.